Too ve enough için aşağıda temel formüller verilmiştir.

too + adjective(sıfat)

too + adjective(sıfat) + infinitive(to)

enough + noun(isim)

adjective(sıfat) + enough

enough + infinitive(to)

TOO: “Aşırı”, “çok fazla” gibi anlamlara gelir. Too, sıfatlardan önce kullanılır.

Your hands are too dry. (Ellerin çok kuru.)

My skin is too oily. (Cildim çok yağlı.)

You shouldn’t eat junk food otherwise you will be too fat. (Sen abur cubur yememelisin yoksa çok şişman olacaksın.)

You should stop eating junk food because it is too dangerous for your skin. (Abur cubur yemeyi bırakmalısın çünkü cildin çok tehlikeli.)

Too kullanımıyla ilgili aşağıdaki örnek cümleleri inceleyiniz:

The glass is too full. (Bardak çok dolu.)
The water is too cold to swim. (Su yüzmek için çok soğuk. -yani çok soğuk olduğu için yüzmeye müsait değil)
He can’t move the table because it’s too heavy. (O masayı hareket ettiremez çünkü çok ağır.)
You are too young to drive a car. (Arabayı sürmek için çok küçüksün. – yani arabayı sürmek için henüz yaşı küçük.)
This question is too difficult to answer. (Bu soru cevaplamak için çok zor. – yani cevaplanamayacak kadar zor bir soru)
My handwriting is too small to read. (El yazım okumak için çok küçük. -yani yazı okunamayacak kadar küçük boyuttadır)
The coffee is too hot to drink. (Kahve, içmek için çok sıcak. -yani kahve içilemeyecek kadar sıcak)

ENOUGH: “Yeteri kadar” anlamına gelir. Enough, sıfattan sonra kullanılır.

Her skin is healthy enough.
(Onun cildi yeteri kadar sağlıklı.)

You aren’t old enough to use make-up.
(Sen makyaj kullanacak kadar yaşlı değilsin.)

My skin isn’t smooth enough.
(Cildim yeteri kadar düzgün değil.)

* Ancak isimlerle birlikte kullanılacaksa, enough isimden önce gelir. Kısacası enough sıfattan sonra, isimden önce gelir.

We don’t have enough salt.
(Yeteri kadar tuzumuz yok.)

Enough’ın sıfatlarla birlikte kullanımını gösteren aşağıdaki örnek cümleleri inceleyiniz:

The water isn’t hot enough to swim. (Su yüzmek için yeteri kadar sıcak.)
He is strong enough to carry the chair. (O, masayı taşımak için yeteri kadar güçlü / O, masayı taşıyacak kadar güçlü)
You can’t drive a car because you aren’t old enough. (Sen araba süremezsin çünkü yeteri kadar olgun değilsin.)
This question is easy enough to answer. (Bu soru cevaplamak için yeteri kadar kolay.)
This knife isn’t sharp enough to cut tomatoes. (Bu bıçak domatesleri kesmek için yeteri kadar keskin değil.)