İngilizce bağlaçlar ve anlamları

Bu konu anlatımında İngilizce bağlaçlar, İngilizce bağlaçların anlamları ve İngilizce bağlaçların kullanımıyla ilgili bilgi ve bağlaçlara örnek cümleler verilmektedir. İngilizce conjunctions nedir, kullanımı ve anlamları nedir?

İngilizcede Bağlaçlar – (Conjunctions)

Bağlaçların görevi, cümle içerisindeki kelimeleri ya da cümlecikleri birbirine bağlamaktır. İngilizcede üç dört çeşit bağlaç vardır.

1. Coordinate Conjunctions (Birleştirme Bağlaçları) [and, or, nor, but, yet, for, so…]

2. Correlative Conjunctions (Denklik Bağlaçları) [although…still, as…as, as good as, despite, in spite of, both…and…, either…or…, such…that, neither…nor, not only…but also…, so as to, so…that, such…as …]

3. Subordinate Conjunctions (Yan Cümle Bağlaçları) [after, as if, as soon as, beforeuntil, because, in order that, unless, if, as long as, provided that, whether, although, even though, when, while, in case …]

4. Conjunctive Adverbs [hence, meanwhile, thus, however, otherwise, accordingly, consequently, now, also, then, henceforth, furthermore, likewise, nevertheless, eventually, notwithstanding, moreover, therefore, additionally, besides, finally, now that, nonetheless, by the time …]

Bu derste en sık karşılaşılan İngilizce bağlaçlardan bahsedilecektir.

and: Gerek isimleri gerekse cümleleri birleştirmek için kullanılır; “ve” anlamına gelir.

I get up early and went to school. (Ben erken kalktım ve okula gittim.)

or: İsimleri ya da cümleleri birleştirmek için kullanılır; “veya, ya da” anlamına gelir.

Don’t drink cola or soda. (Cola veya soda içme.)

nor: Bir önceki cümle olumsuzsa ve ikinci cümlede de olumsuzluğu devam ettirmek için bu ifade kullanılır. Nor ile başlayan ikinci cümle devrik olmalı (yardımcı fiil öznenin önüne getirilir) ve yapı bakımından olumlu cümle olmalıdır. Nitekim nor yapı bakımından olumlu görünen cümleyi anlam bakımından olumsuz yapar.

They weren’t talented, nor were they particularly funny. (Onlar yetenekli değildi, özellikle de komik değillerdi.)

but: İki cümle arasında yer alan bu bağlaç “ama, fakat, ancak” gibi anlamlara gelir. Bu bağlaçtan önce genellikle virgül kullanılır.

He cut his knee, but he didn’t cry. (Ayağını kesti ama ağlamadı.)

yet: “Buna rağmen” anlamına sahiptir.”Fakat” ile yakın anlamdadır. Bu bağlaçtan önce genellikle virgül kullanılır.

She said she would be late, yet she arrived on time. (Gecikeceğini söylemişti; buna rağmen, zamanında vardı.)

for: İki cümle arasında yer aldığında “çünkü, …-den dolayı” anlamına gelir. Bu bağlaçtan önce genellikle virgül kullanılır.

I couldn’t stay, for the area was violent. (Orada kalamadım çünkü ortam vahimdi.)

so: “Bu yüzden, dolayısıyla” anlamına sahiptir. Bu bağlaç neden-sonuç ilişkisi bildirir. Bu bağlaçtan önce genellikle virgül kullanılır.

She wasn’t needed, so she left. (Ona gerek kalmadı; bu yüzden, gitti.)

as…as: “…. kadar” anlamına gelir.

I’m as tall as he is. (Ben onun kadar uzunum.)

both…and…: “hem … hem de … ” anlamına gelir.

Both Ellen and Keith enjoyed the play. (Hem Ellen hem de Keith oyundan hoşlandılar.)

either…or…: “ya o … ya da ….” anlamına gelir.

Either we go now or we remain here forever. (Ya şimdi gideriz ya da daima burada kalırız.)

neither…nor…: “ne o … ne de …” anlamına gelir. Cümle yapı itibariyle olumludur, fakat anlam olarak olumsuzdur.

He can neither read nor write. (O ne okuyabilir ne de yazabilir.)

not only…but also…: “sadece o değil, diğeri de” veya “sadece onu yapmadı, aynı zamanda şunu da yaptı” gibi bir anlam vermek için kullanılan bir kalıptır. Not only ifadesi cümlenin başına geldiğinde cümle devrik olmalıdır.

Not only she sell her villa, but she also left the island. (Sadece villasını satmakla kalmadı, aynı zamanda adayı da terk etti.)

such…that: Boş bırakılan yere bir sıfat tamlaması getirilir. “O kadar … ki” anlamını verir.

Della is such a good teacher that the headmaster asked her not to leave. (Della, o kadar iyi bir öğretmen ki müdür ondan ayrılmamasını rica etti.)

so…that: Araya sıfat getirilir. “Öyle … ki” anlamına gelir.

Della is so good that the headmaster asked her not to leave. (Della, o kadar iyi ki müdür ondan ayrılmamasını rica etti.)

so that: “…-sin diye”, “…-mesi için” gibi anlamlara gelir.

I stopped so that you could catch up. (Beni yakalayabilmen için durdum.)

after…: “…-den sonra” anlamına gelir.

After I wash my hands, I have breakfast. (Ellerimi yıkadıktan sonra, kahvaltı yaparım.)

Birinci kısım ve ikinci kısım yer değiştirebilir. Anlam değişmez. After cümlenin ortasında yer aldığında virgül kullanılmaz.

I have breakfast after I wash my hands. (Ellerimi yıkadıktan sonra, kahvaltı yaparım.)

before…: “…-den önce” anlamına gelir.

Before I go, I must phone my parents. (Gitmeden önce anne-babamı aramalıyım.)

Birinci kısım ve ikinci kısım yer değiştirebilir. Anlam değişmez. Before cümlenin ortasında yer aldığında virgül kullanılmaz.

I must phone my parents before I go. (Gitmeden önce anne-babamı aramalıyım.)

as soon as…: “… olur olmaz” anlamını veren bağlaçtır.

She burst into tears as soon as she saw him. (Onu görür görmez , gözyaşlarına boğuldu.)

until…: “…-e kadar” veya “…-e dek” anlamına sahiptir.

We walked until it got dark. (Hava kararana dek yürüdük.)

as: İki anlamı vardır. Bağlaç olarak kullanıldığında anlamı “çünkü”, “…-diği için” dir. Diğer anlamı “…-iken”, “…-diği zaman” dır.

I went to bed early, as I was exhausted. (Çok yorgun olduğum için erkenden yattım.)

because: “Çünkü” anlamına gelir.

I can’t eat pork because I’m a Muslim. (Ben domuz eti yiyemem çünkü Müslümanım.)

since: İki anlamı vardır. Birinci anlamı “-den beri”; ikinci anlamı ise “-den dolayı” dır.

on condition that…: “… şartıyla” anlamına sahiptir.

unless: “-mezse, -mazsa” veya “-medikçe, -madıkça” gibi anlamlara sahiptir.

I will not go to cinema unless you come with me. (Benimle gelmezsen sinemaya gitmeyeceğim.)

if: “Eğer” anlamına gelir. Şartlı cümleler bu bağlaçla oluşturulur. “-se, -sa” ekini karşılar.

If I go to Tokat, I will visit Zile Castle. (Eğer Tokat’a gidersem, Zile Kalesini ziyaret edeceğim.)

as long as…: “…-dığı sürece” anlamına gelir.

As long as he’s here I’ll not go out. (O burada olduğu sürece ben dışarı çıkmayacağım.)

provided that…: “… şartıyla” anlamına gelir.

They are willing to help, provided that he has a specific plan. (Özel bir planı olması şartıyla ona yardım edecekler.)

whether: “… mı, yoksa … mı” anlamına sahiptir.

I don’t know whether he will come us. (Onun bize gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.)

although / even though: “-e rağmen” anlamına sahiptir.

Although I studied very hard, I couldn’t pass the exam. (Çok fazla çalışmama rağmen, sınavı geçemedim.)

when: “-dığında, diğinde”, “-dığı zaman, -diği zaman”, “-iken” gibi anlamlara sahiptir.

When I was a child, I used to go fishing. (Ben çocukken balık tutmaya giderdim.)

When cümlenin ortasında yer aldığında önüne virgül getirilmez. Anlamda bir değişme olmaz.

I used to go fishing when I was a child. (Ben çocukken balık tutmaya giderdim.)

while: “-iken” anlamına gelir.

While I was watching TV, my mother was washing the dishes. (Ben TV izliyorken annem bulaşıkları yıkıyordu.)

even if: “…-se bile, -sa bile” anlamlarına sahiptir.

once: As soon as ile yakın anlamdadır.

in case: “…-mesi durumunda” anlamına gelir. Birşeyin olması ihtimaline karşı başka birşeyin yapılması bu bağlaç ile ifade edilebilir.

You should take your umbrella in case it rains. (Yağmur yağması ihtimaline karşı şemsiyeni almalısın.)

hence: Yani, dolayısıyla

thus: Böylece, sonuç olarak, bundan dolayı

meanwhile: Bu arada

however: Bununla birlikte, buna rağmen

otherwise: Yoksa, aksi halde

consequently: Sonuç olarak

now that …: Madem ki …

then: Öyleyse, dolayısıyla

henceforth: Bundan sonra, şu andan itibaren

furthermore: Dahası, buna ilave olarak

likewise: Similarly ile aynı anlama sahiptir. Aynen, Aynı biçimde…

nevertheless: Buna rağmen, yine de

eventually: Sonunda

notwithstanding: Bununla birlikte, buna rağmen

moreover: Dahası, buna ek olarak

therefore: Bundan dolayı

additionally: Buna ek olarak, buna ilave olarak

besides: Bunun yanında

finally: Sonunda, neticede

nonetheless: Bununla birlikte, buna rağmen

by the time…: “…-diği vakitte”, “-diği esnada”

Bağlaçlar bazen iki kelimeyi bazen de iki cümleyi birbirine bağlayan, kimi zaman neden-sonuç bildiren önemli kelimelerdir. İngilizce yazma becerilerinizi geliştirmek için bu bağlaçlardan istifade etmeniz yararınıza olacaktır.

Bir yanıt yazın